Atatürk ve Mucur

Atatürk Mucur'a Gelirken

Mustafa Kemal Paşa’nın Mucur’a teşrifleri ile ilgili bilgilerin önemli bir kısmını dönemin Mucur kaymakamı Mazhar Bey oğlu Ahmet Cevat Akın’dan almaktayız. Ahmet Cevat Bey’e halkımız tarafından iç işleri bakanlığındaki sicil kaydına da işlenmek suretiyle Mucur ilçesinin fahri hemşerisi unvanı verilmiştir. Ahmet Cevat Akın milli mücadeledeki hizmetlerinden dolayı istiklal madalyası ile taltif edilmiştir. Ahmet Cevat Akın Ankara ili idare heyeti üyesi iken 1948 yılında vefat eder. Vefatından önce “Heyet’I Temsiliye ve Mustafa Kemal Kırşehir’de“ adlı kitabın yazarı Sırrı Kardeş’e Atatürk’ün Mucur’u ziyareti ile ilgili bilgiler verir. Bu kitap 1950 yılında Ankara, Ulus Matbaasında basılmıştır.

Ahmet Cevat Akın

Dönemin Mucur Kaymakamı Ahmet Cevat Akın

Tarih: 21 Birinci Kanun 1335 (21 Aralık 1919)
Gün: Salı

Atatürk Sivas Kongresinden sonra Ankara’ya geçmek üzereyken Kayseri-Ankara yolu üzerinde Mucur’a teşrif etmişlerdir. Sivas Kongresi henüz sürerken Kaymakam Ahmet Cevat Bey Merkez kazadan başlayarak Mucur köylerinde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin halkımız arasında yapılanmasını sağlar. Mucur’da bütün masrafları ve malzemesi halk tarafından karşılanan bir süvari birliği kurularak savaşmak üzere İnönü harp cephesine gönderilmiştir. Atatürk halkın bu planlı hareketini yürekten takdir ettiğini Mucur kaymakamına sözlü olarak ifade etmiştir. Paşa Mucur’a geldiğinde 150 kadar silahlı Mucur atlısı onun şerefine huzurunda cirit oynamışlardır. Bu yiğitler milli davamız uğruna canlarını seve seve feda etmeye hazır olduklarını Atatürk’ün önünde yinelemişler ve ülkeyi düşmandan temizlemek için kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarına dair and içmişlerdir. Atatürk diğer kazalarda hiç konaklamamasına karşın Mucur’da üç gün boyunca kalmıştır.

Atatürk'ün Anadolu Rotası

O zamanlardaki adıyla 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Kutlamalarında Ankara’ya götürülmek üzere Samsun’dan çıkan Bayrak Mucur’lu gençler tarafından Nevşehir’li gençlerden teslim alınır ve Kırşehirli gençlere teslim edilirdi. Atamızın Mucur’dan geçişinin bir simgesi olan bu bayrağı taşımak Mucur’lu her genç için büyük bir onurdu. Mucur Lisesi’nin spor ile uğraşan gençleri ve Mucurgücü sporcuları yaklaşık 1-2 kilometre aralarla yol üzerine bırakılır ve bu kutsal bayrağı Nevşehir sınırından Kırşehir sınırına kadar elden ele taşırdı. Her el değiştirildiğinde bayrak üç defa öpülür ve alına konurdu. Nevşehir’li gençlerden teslim alınırken “Nevşehir atletlerinden teslim aldığımız bu kutsal bayrağı Kırşehir atletlerine teslim etmek üzere yola çıkıyoruz” denir, benzer şekilde de Kırşehirli sporculara teslim edilirken de “Nevşehir Atletlerinden aldığımız bu kutsal emaneti Kırşehir atletlerine emanet ediyoruz” denilerek bayrak teslim edilirdi. Bu koşu sırasında bir motosikletli polis atlete eşlik ederdi.

Atatürk Mucur'da

Atatürk’ün Mucur’a teşrif edişlerinde o zamanki başöğretmen Servet Hanım’ın kızı Meliha bir nutuk söylemiştir. Bu konudaki bilgiler Sırrı Kardeş’e o zamanlarda bir iptidai mektebi talebesi olan hemşerimiz Çalışma Genel Müdürü Halil Sezai Erkut tarafından verilmiştir.

Atamızın Mucur’a teşrifleri dolayısıyla Servet Hanım’ın dokuz yaşındaki kızı Meliha tarafından okunan nutkun tam metni aşağıdaki gibidir:

“Takdime şitap ettiğimiz şu çiçekler,
Mahsulu gülistanı vatandır, ne saadet,
Devşirmesine müfehiren verdik emekler,
Lütfeyle Kabul et efendim, eyle inayet,
İş bu ruzu mesadetle bakemali iftihar,
Gülistane girip de lane verdi berkarar,
Desti masumaneizle topladık birkaç çiçek..“

Halil Sezai Erkut

Çalışma Genel Müdürü
Halil Sezai Erkut

Atatürk Mucur’a gelmeden üç gün önce, yağmurlu ve çamurlu bir günde Ali Fuat (Cebesoy?) Paşa at ile Mucur’a gelir. Başöğretmen Servet Hanım çocukları da çıkararak Ali Fuat Paşayı karşılar. Ali Fuat Paşa kendinden üç gün sonra gelecek paşaları karşılamaları konusunda Mucurluları bilgilendirir. Üç gün sonra Atatürk bir araba ile Mucur’a gelir. Yanında Yüzbaşı Dr. Refik Bey, Rauf Kaptan, Rüstem Bey ve bazı diğer zevat vardır. Halk, hükümet erkanı ve öğrenciler Mustafa Kemal Paşa’yı karşılarlar. Yukarıdaki nutuk okunduktan sonra kendisine bir demet çiçek takdim edilir. Atatürk verilen çiçeğe teşekkür etmiş ve okunan bu nutka karşı bir nutukla cevap vermiştir. Kendileri o gece hükümet konağında misafir edilmişlerdir. Ertesi gün Hacı Bektaş’a gitmişler ve orada Salih Niyazi Baba ve Çelebi Cemalettin Efendi ile görüşmüşlerdir.

Herkesin malumu olduğu gibi Atatürk çocukları çok sever ve onlarla özel olarak ilgilenirdi. Mucur’da kaldığı süre içerisinde de öğrencileri yanına çağırıp onlarla görüşmüş ve meşgul olmuştur. Atatürk sıtmadan sonra dudakları uçuk içerisinde olan Halil Sezai Erkut’u yanına çağırarak dudaklarındaki uçukların nedenini sorar. Çocuk, “sıtmadan oldu paşam” yanıtını verdikten sonra yanındaki zata döner ve çocuğa ilaç verilmesini söyler. Mustafa Kemal o kadar yoğun işleri arasında bir çocuğun dudağındaki uçukla ilgilenecek kadar halkını ve insanını severdi.

O dönem içerisinde çocuklarımızla ilgili olarak tüm Mucurluların hafızasında yer eden şu sözü söylemiştir:

“Bu küçük kasabada gördüğüm hürmeti ve çocuklardaki zekayı hiçbir yerde görmedim. “

Atatürk, Numune-i Nezahat Baş muallimesi Servet Hanım’a aşağıdaki yazıyla birlikte bir takdirname vermiştir.

Mucur Numne-I Nezahat Başmuallimesi Servet Hanımefendi’ye,
Heyetimiz namına yapılan merasim-I istikbaliyeye şeref verecek suret-I muntazamada iştirak buyrulan eser-I nezakete şahsenmüteşekkir olduğumuz gibi …(birkaç kelimesi okunamıyor)… şu küçük kasabada gördüğümüz asar-ı terakki bizleri gerçekten mütehassis etmiştir. Sezayi tebrik olan mesai-yi aliyelerinizde muvaffakatler temenni ederim efendim.

Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal

Mucur eski belediye başkanlarından Mehmet Bahadır ve Halkevi Reisi Ahmet Yücesan ve o zaman kazada nüfus katibi olan Succaddin Erdem de Atatürk’ün Mucur’a gelişleri ile ilgili anılarını şu şekilde aktarmışlardır:

Sivas kongresini takiben kongre kararları telgraflarla her tarafa bildirilmiş ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmaya başlanmıştı. O dönemdeki Mucur kaymakamı Ahmet Cevat Bey bütün memurları ve Mucur’un ileri gelenlerini odasında topladı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Ankara’ya gitmek üzere Mucur’dan geçeceklerini söyleyerek Heyeti Temsiliyeye bir karşılama töreni yapılması için ricada bulundu. Bizler Ata’yı en iyi şekilde karşılamak için aramızda iş bölümü yaptık.

21 Aralık 1919 sabahı önde atlılar ve davul olmak üzere bütün Halk Mustafa Kemal’i karşılamak üzere Kurugöl’e doğru yollara döküldük. İnce ince çiseleyen yağmur altında iki saatten fazla bekledik. Onu görmek arzusu, tabiatın bütün eziyetlerinden daha üstündü. Gözcü olarak tepelere çıkartılan atlılardan ikisi aşağı inerek karşı yamaçtan dereye doğru üç otomobilin indiğini söylediler. Mevcut kalabalığı düzene sokmak için emirler verildi. Bir süre sonra ufukta beliren otomobiller ve etrafında bulunan atlılar bize doğru yarış halinde geliyorlardı. Halk saygı göstergesi olarak şemsiyelerini kapattı. Mustafa Kemal öndeki otomobildeydi. Kalabalığın 50 metre ilerisinde indi. Üzerinde askeri elbisesi ve başında kalpağı vardı. Yanında, arkasında üç dört zabit, beş altı sivil zat görünüyordu. Kaymakam Ali Cevat Bey Paşaya doğru ilerledi ve kazası adına “hoşgeldiniz” dedi. Onunla bazı şeyler konuşmaktaydı ki zaten güçlükle düzene giren halk, birden karıştı. Mustafa Kemal de halkın içine daldı. Mucur halkı Gazi Mustafa Kemal Paşayı oracıkta bağrına basıvermişti. Zabitlerden ve zevattan koparak halkla beraber ilçeye doğru yürümeye başladı.

Kaymakam misafirler için hükümet dairesinde gerekli hazırlıkları yaptırmıştı. Hükümet konağına girmeden önce Mucur Müftüsü İsmail Hakkı Efendi uzun bir dua okudu. Tanrıdan muvaffakiyetler diledi. Mustafa Kemal ve arkadaşları kaymakamın odasına girdiler. Biraz sonra Belediye Reisi Nuri, azadan Hacı Süleyman, Tevfik, Hacı Emin, Derviş Mehmet, Hayri Efendiler şehir adına, hoş geliş dileklerini Paşa’ya ilettiler.

Tarihi Mucur Kaymakamlığı

Tarihi Mucur Kaymakamlığı

Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa!

Mustafa Kemal Paşa onları oturtarak hal ve hatırlarını sorduktan sonra halkın geçimi ve duyguları üzerine çeşitli sorular sordular. Halktan isteyenlerin ziyaretlerini kabul ettiler. Memleketin ileri gelenleri ile uzun bir görüş alışverişinde bulundular. Vatanımızın durumunu ve tarih boyunca hür ve bağımsız yaşayan ulusumuzu bekleyen felaketi anlattılar. Şerefle yaşayabilmek için canla başla çalışmak gerektiğini söylediler, istikbale ve istiklale gidecek yolun ana hatlarını çizdiler. Bu esnada Hüseyin Rauf ve Mazhar Müfit Beyler orada bulunuyorlardı. Yemek hükümet konağında Türk tarzında yenildi. Sucaaddin Erdem burada özel bir anısını anlattı. Paşa bir işin doğru yapılmasına çok meraklıydı. Su tutan kişi onu görmek heyecanıyla elindeki ibriği yanlış tutup suyu yere dökünce ona ibriği nasıl tutacağını itina ile anlattı. Kasabanın değil elektriği bir gaz lambası bile yoktu. Mustafa Kemal petrol lambasının altında gece geç saate kadar oturdu.

Sabah olduğunda idare heyeti tekrar onun ziyaretine gitti. Erkenden uyanan Mustafa Kemal’i yabancı dilden bir kitabı okurken buldular. Bu gelenlerin içinde bulunan Mehmet Hayri Efendi İstanbul hükümeti ile aralarındaki kopmanın nedenini sorduğunda yanıt kısa oldu: Mütareke ile elimizden çıkan yerleri geri almak için!

Mucur’da kaldığı süre içerisinde Hacıpınarı yönüne doğru arkadaşlarıyla yürüyüşe çıkıyordu. Müdaaafa-i Hukuk Cemiyetini sık sık toplantıya çağırıp onlarla görüşüyordu. Genellikle az konuşuyorlardı ama bu konuşmalar oldukça heyecanlı ve hararetli geçmekteydi. Mustafa Kemal Paşa’nın gelişiyle birlikte Mucur’daki durgunluk ve ümitsizlik kaybolmuştu. Onu görmek üzere insanlar köylerden geliyorlardı. Halk farklı duygu ve düşünceler altındaydı. Fakat tek ve ortak nokta ona olan güvendi. Halk liderine kalpten inanmıştı. Çanakkale’de savaşmış, Mucur’un köylerinden eski bir askerin pazar nedeniyle Mucur’a gelişi ve Paşa ile karşılaşması çok heyecanlı oldu. Asker dimdik kesilerek askerce bir selam verdi. Paşa’nın rahat demesiyle birlikte yanına varıp elini öptü. Atatürk ona hangi cephelerde savaştığını, çoluğunu, çocuğunu sordu. İki zabit telgrafhanede haberleşme ile meşguldü. Telgrafhanede giderek aran hummalı bir hareket vardı.

Mucurumuzda neredeyse üç gün süren konaklamasını tamamlayan Sarışın Kurt, sarı kalpağı ile adeta başka dünyalardan gelmiş bir varlık gibi halkın içerisinden süzülerek Mucur’dan ayrılır. Mucur halkı, Anadolu’da birçok il ve ilçe dururken konaklamak için Mucur’u tercih eden Atasını işte böylesine bağrına basmış, istiklal ve istikballeri için ona güvenmiş ve milli mücadeleye onun liderliğinde katılmış ve ülkenin kurtuluşu için kahramanca direnmiş ve savaşmıştır. İlk defa www.mucur.com da yayınlanan ve ilçemiz için ebedi bir mükafat olan Atatürk’ün Mucur’u ziyaretlerinin ayrıntıları halkımız tarafından bilinmeli ve asla unutulmamalıdır. Bu olay ilçemizin tarihi değerleri arasında çok önemli bir yer tutmakta olup, her Türk insanının Mucur’u ziyareti için bir diğer vesile olarak ilan edilmelidir.

Baha Oker’in kendi elyazısıyla Atatürk’ün Mucur ziyareti ile ilgili bilgiler

Baha Oker
Baha Oker
Eski Mucur Atatürk İlkokulu Müdürü

Kendisini rahmetle anıyoruz. Baha Öğretmen’in anılarının bir kısmı diğer kaynaklarla tam olarak örtüşmese de çocuk yaşlarında da olsa olayı yaşamış bir insanın derlediği notlar olarak çok değerli bir belge niteliğindedir. Hereye ragmen, konunun özü genel olarak tüm kaynaklarda benzer olup, bunların yorumunu Cumhuriyet tarihçilerine bırakmak zorundayız. Diğer taraftan ilçe içinde o dönemdeki lider ve önderlerle ilgili ayrınıtları anlayabilmek için elimizde şimdilik başkaca da bir kaynak yoktur.

Bu dökümanların ve şehitlerimiz hakkındaki bilgilerin sağlanmasında Mucur eski Belediye Başkanı rahmetli Ali Rıza Şanal’ın oğlu Emekli Albay Teoman Şanal’ın katkıları olmuştur. İlçemiz ve Türk Ordusuna yaptığı hizmetlerinden dolayı vatan adına kendisine şükranlarımızı sunarız.

R. Teoman ŞANAL
Emekli P.Kd.Alb.

Teoman Şanal

25 ŞUBAT 1961 tarihinde Kırşehir ili, Mucur ilçesinde Gülderen-Ali Rıza çiftinin üçüncü çocuğu olarak doğdu.

İlkokul, Ortaokul ve Lise eğitim ve öğrenimini Mucur'da tamamlayıp devamında 1978 yılında Kara Harp Okulunda (KHO.) eğitimine devam etti. 1982 yılında KHO'dan Piyade Teğmen olarak mezun olup, devamında Piyade Okulunda ihtisas eğitimini tamamladıktan sonra; Takım, Bölük ve Tabur komutanlığı ile KBRN Okul K. lığı makamlarında Kıbrıs, Tokat, Ağrı, Isparta, Azerbaycan, Tunceli, İstanbul ve Antalya atama yerlerinde görev yaptıktan sonra P.Kd.Alb. olarak emekli oldu.

Dr. Gülseren ŞANAL ile evli olan R.Teoman ŞANAL'ın bir oğlu, gelin kızı ve iki torunu vardır